UYUŞTURUCU KULLANMA SUÇU

Uyuşturucu Kullanma Suçu Türk Ceza Kanunu m. 191/1’e göre; Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Uyuşturucu Kullanma Suçu ve Bulundurma Suçu

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı maddebulundurma, Türk Ceza Kanunu m. 191’de düzenlenen diğer suç tipidir. Bu suç türü, bir kimsenin, kendisine veya başkasına ait uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi, kullanmak amacıyla egemenliği altında bulundurmasıdır.

Bulundurma, uyuşturucu veya uyarıcı madde üzerinde fiili egemenlik ilişkisinin devam ettirilmesi anlamına gelmektedir. Bu suçun cezası da iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.

Bu suç tipi, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti suçu ile karıştırılmamalıdır. İki suç arasındaki fark amaç unsurudur. Ticaret suçunda amaç maddi gelir elde etmek iken, bulundurma suçunda yalnızca kullanmak için bulundurma söz konusudur.

Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçunun cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Türk Ceza Kanunu madde 191/10’a göre; “Birinci fıkradaki fiillerin(kullanma, bulundurma); okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

Uyuşturucu Kullanma Suçunun Unsurları

Fail : Uyuşturucu madde kullanma suçunu ilk unsuru olan fail, söz konusu uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi kullanan kişidir. Suçun mağduru ise diğer uyuşturucu suçlarında olduğu gibi toplumun tümüdür.

Fiil:  Suçun fiil unsuru uyuşturucu maddeyi kullanmaktır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak ile kast edilen, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin vücut içerisine alınmasıdır. Kullanma çeşitli şekillerle olabilir. Kullanmak hareketi bir tek kez bile gerçekleşmiş ise artık maddi unsurun hareket kısmı gerçekleşmiş olarak kabul edilmeli, kullanmak hareketinin birçok kez tekrar edilmesi ise her kullanımın bir tek ayrı suç olarak kabul edilmesini gerektirmemelidir.

Kast: Suçun manevi unsuru ise kasttır. Bu suçun taksirli hali düzenlenmediği için ancak kasten işlenebilir. Bu nedenle kişi uyuşturucu madde olduğunu bilmeden vücuduna aldığı madde sebebiyle cezalandırılmayacaktır. Uyuşturucu Kullanma Suçu ve cezası ile ilgili Kartal ceza avukatlarından bilgi alabilirsiniz. Uyuşturucu Kullanma Suçu ile ilgili yargılanan vatandaşlarımızın Kartal ceza avukatları meslektaşlarımızdan bilgi almalarını tavsiye ederiz.

Uyuşturucu Madde Kişisel Kullanım Sınırı/Miktarı

Uyuşturucu madde bulundurma / kullanma suçu, 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinde düzenlenmiştir. Yanında bulundurduğu uyuşturucu madde kişisel kullanım miktarı/sınırı içerisinde bulunan kişinin uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair delil yoksa kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma veya kullanma suçunu işlediği kabul edilmektedir.

Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar, eroin, kokain, haplar vs. gibi uyuşturucu maddelerin kişisel kullanım sınırlarına ilişkin tespitler mevcuttur.

Yargıtay uygulamalarına göre uyuşturucu maddelerin kişisel kullanım sınırı/miktarı şu şekildedir:

Esrar Uyuşturucu Maddesi: Yaygın uygulama kriterlerine göre, her ne kadar mahkemelerde yıllık 1 kg. Esrar bulundurmanın kişisel ihtiyaç miktarı olarak bilinse bile son zamanlarda uyuşturucu madde nakletme ve ticaret suçlarında daha küçük miktarlar taşınarak bu suç işlendiği için yıllık net 600-700 gram üzerindeki esrar maddesi Yargıtay tarafından uyuşturucu madde ticareti amacıyla bulundurma olarak kabul edilmektedir. Yani, 600-700 gram civarı ve altındaki miktarda esrar maddesi, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu kapsamında değerlendirilmektedir.

Eroin ve Kokain Uyuşturucu Maddeleri: Eroin ve kokain maddelerinde başka bir yan delil yoksa kişiden ele geçirilen 20 gram ve üzeri uyuşturucu maddenin kullanım amacıyla değil ticaret amacıyla bulundurulduğu Yargıtay tarafından değerlendirilmiştir.

Sentetik Haplar : Uyuşturucu madde içeren sentetik haplarda 50 adet ve üzerinin kullanım amacıyla değil ticaret amacıyla bulundurulduğu Yargıtay tarafından kabul edilmiştir.

Metamfetamin : Metamfetamin maddesinin kişisel kullanım miktarı/sınırı konusunda kesin bir ölçü yoktur. Metamfetaminin günlük, aylık veya yıllık kullanım miktarı konusunda bir tespit yapılamamaktadır. Alınan metamfetamin maddesinin miktarı ve kişisel özelliklere göre maddenin kişi üzerindeki etkisi ve bu etkinin sona erme süresi değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle mahkemeler her olaya göre ayrı bir değerlendirme yapmakatadır. Ancak Yargıtay uygulamalarına göre, net 10 gramın altındaki miktarda metamfetaminin kişisel kullanım sınırları içerisinde bulunduğu kabul edilmektedir.

Kenevir Maddesi: Yargıtay uygulamasına göre, ticari amaçla ekildiklerine ilişkin başka delil yoksa 20 köke kadar dikili kenevirin kişisel kullanım kapsamında ekildiğinin kabul edilmiştir.

Uyuşturucu Maddelerde Günlük Kullanım Miktarı: Yapılan araştırmalarda esrar maddesinde günlük kullanım miktarının 2 gram, eroinde 150 miligram, kokainde 60 miligram, haplarda 3-4 adet olduğu görülmüştür.

Kişisel Kullanım Miktarının/Sınırının Tespitinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Madde miktarı bulundurma amacının belirlenmesinde yardımcı olabilir ancak tek bir ölçüt olamaz. Uyuşturucu Kullanma Suçu ile ilgili bazı unsurların varlığı iyi incelenmelidir.

Uyuşturucu/uyarıcı maddenin kişisel kullanıma yetecek miktarda olması halinde başkaca delil yoksa amacın kullanmak için bulundurma olduğu kabul edilebilirse de maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacına yönelik olarak miktar ölçütü dışında somut olayın özelliklerine göre de değerlendirme yapılmalıdır.

Bu değerlendirmede miktar dışında;

a) Sanığın hareketleri (müşteri arama, pazarlık yapma, numune gösterme ve benzeri),

b) Uyuşturucu/uyarıcı maddelerin ele geçiriliş ve bulundurma şekli ile çeşitlilik, (çok sayıda küçük miktarlı poşetçikler, madde bulaşıklı hassas terazi; esrar, eroin, kokain, MDMA, sentetik kannabinoid gibi maddelerin bir arada bulundurulması)

c) Uyuşturucu/uyarıcı maddelerin bulunduğu yer, zaman ve belirlenecek zaman dilimi içinde içinde sanık tarafından kullanılabilecek madde miktarı,

d) Sanığın uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı,

e) Sanığın sosyal ve ekonomik durumu geçimini ne ile sağladığı, geliri gibi olgularda değerlendirilmelidir.

f) Uyuşturucu Kullanma Suçu maddi ve manevi unsurları

Uyuşturucu Kullanma Suçu Görevli ve Yetkili Mahkemeler

Uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçu için öngörülen ceza iki ile beş yıl arasında hapis cezası olduğu için görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise uyuşturucu maddenin kullanıldığı veya kullanmak için bulundurulduğu yerdir. Uyuşturucu kullanma suçu ve cezası ile uyuşturucu satma suçu cezası ile ilgili olarak Kartal- İstanbul ağır ceza avukatlarından bilgi alabilirsiniz.

Bu web sitede yer alan tüm bilgi ve açıklamalar İstanbul Barosuna kayıtlı  Avukat Yusuf Mücahit VURAL – Vural Hukuk Danışmanlık Ve Arabuluculuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeler, ilgili yasal mevzuat ve Yargıtay İçtihatları göz önüne alınarak hazırlanmıştır.

Bu Makale İstanbul ve Kartal Ceza Hukuku Avukatı Yusuf Mücahit VURAL tarafından onaylandı!

Uyuşturucu Kullanma ve Bulundurma Suçu İle İlgili Yargıtay Kararları


Uyuşturucu Madde (Eroin) Kullanma Sınırı ve Sanığın Ekonomik Durumunun Suça Etkisi

17.03.2013 tarihi saat 16.00 sıralarında kolluk görevlilerinin….. içerisinde durumundan şüphelendikleri sanığı kimlik sorgulaması yapmak amacıyla durdurmak isteyerek ‘Dur’ ihtarında bulundukları, sanığın ise ihtara uymayarak kaçmaya başladığı, yaklaşık 400 metre kadar şahsı kovalayan görevlilerin Amiral ….. içerisinde şahsı kıstırmak suretiyle yakaladıkları, kelepçe takılan şahsın kaba üst aramasının yapılmak istenildiği sırada “Üzerimde yüklü miktarda eroin var. Daha önce de uyuşturucu madde ticareti yapmaktan cezaevinde yattım. Bu yüzden korktum ve kaçtım.” şeklinde beyanda bulunması üzerine yapılan üst yoklamasında pantolon sağ cebinde 11 fişek hâlinde suç konusu eroininin ele geçirildiği olayda;

Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik gösterdiği için kesin bir ölçüt olmamakla birlikte fenni raporlara göre toksiman bir kişi için eroinin, ortalama bir doz miktarının (0,01-0,02) gram ve günlük doz sayısının da 4-6 olarak tüketilebileceği dikkate alındığında; suç konusu eroinin net 6,5 gram olması, sanığın savunmasında ele geçirilen eroini haftalık kullanmak üzere paketini 20 TL’den satın aldığını söylemesine rağmen, suça konu eroinin miktarı itibarıyla haftalık kullanım sınırlarının çok üzerinde kalması, eroinin satışa hazır ve 11 fişek hâlinde ele geçirilmesi, saat 14.00 sıralarında… Mahallesinden aldığı ve ticari taksi ile 20 dakika sonra …’da bulunan evinin bulunduğu sokağa gelmesinin ardından yakalandığını beyan etmesine rağmen sanığın görevlilerce saat 16.00 sıralarında görüldüğünün olay tutanağında belirtilmesi, bu hâli ile sanığın eroini almasının ardından doğrudan ikametine gitmek yerine, üzerinde satışa hazır fişekler hâlinde bulunan eroin ile ikametinin bulunduğu yer çevresinde yaklaşık 1 saat 40 dakikadır dolaşmakta olduğunun, durumundan şüphelenerek durdurulmak istenilmesi ve ‘Dur’ ihtarında bulunulmasına karşın kaçması sonrasında yakalandığında görevlilere “üzerinde yüklü miktarda eroin olduğunu” söylediğinin anlaşılması ile eroinin saf miktarının bilinen piyasa değeri ile sanığın ekonomik ve şahsi halinin uyumlu olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerinde satışa hazır şekilde, 11 fişek hâlinde ele geçirilen suça konu eroini kullanma dışında bir amaçla bulundurduğu kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2020/104 E. , 2022/444 K.).

Uyuşturucu Madde Yakalandıktan Sonra Yer Gösterme ve Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık hükümlerini düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 192.maddesinin 3.fıkrasında yer alan; “bu suçlar haber alındıktan sonra,gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir” şeklindeki düzenlemeye göre etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için sanığın, suçun ortaya çıkmasına veya suç ortaklarının yakalanmasına yardımcı olması gerekir.

Somut olayda; sanık 04/03/2011 tarihinde 6.315 gram toz esrar ile yakalandıktan sonra bir miktar esrar daha olduğunu söylemesi ve yer göstermesi sonucunda 05/03/2011 tarihinde 2.930 gram toz esrar maddesinin daha ele geçirilmesinin suçun ortaya çıkmasına yardım olarak kabul edilemeyeceği, sanığın çantasında uyuşturucu madde ele geçmesinden sonra bakiye uyuşturucu maddenin yerini gösterip teslim etmesi, suçun niteliğini değiştirmeyeceği gibi soruşturmayı kolaylaştırma olarak da kabul edilemeyeceği, mahkemece sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasının yerinde olduğu anlaşıldığından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi K.2021/4168).

Esrar Maddesi Kişisel Kullanım Sınırı ve Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçu

Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda; tüm miktarlar dâhil olmak üzere, toplam net ağırlığı 1.335 gram bulunan maddenin kenevir bitkisi olduğu, elemek suretiyle 345.510 gram toz esrar elde edilebileceğinin belirtildiği, bir ihbar üzerine yakalanan sanığın üzerinde taşıdığı poşetin içerisinde ele geçirilen kenevir bitkisi dışında, uyuşturucu madde ticareti yaptığı yolunda teknik ya da fiziki takip, tanık beyanı, iletişimin tespiti v.b gibi somut, yeterli, her türlü şüpheden arınmış, kesin ve inandırıcı herhangi bir delil elde edilememesi, uygulamada ilke olarak kabul edilen yıllık uyuşturucu madde kullanım miktarı göz önünde bulundurulduğunda, adli raporda belirtilen 345,510 gramlık esrar maddesinin yıllık şahsi kullanım sınırları içerisinde olması, sanığın uyuşturucu maddeyi satmak için değil kullanmak amacıyla satın aldığı yönündeki aksi kanıtlanamayan istikrarlı savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği şüphe boyutundan öteye geçememektedir (Yargıtay CGK – 2013/423 karar).

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunda Denetimli Serbestlik İhlali

TCK’nın 191. maddesinin TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, “kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır “ hükmüne yer verilmiştir. Sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için; sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için tebligat yapılması, uymaması halinde “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerekir (Yargıtay 10 CD – 2016/1761 karar).

Kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair 29.07.2015 tarihli kararın şüphelinin mernis adresine 28.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği halde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce 03.08.2015 tarihinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat etmesi için ihtar yazısı çıkarıldığı ve anılan yazının da şüphelinin Mernis adresine 28.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Şüphelinin kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı itiraz hakkı beklenilmeden, dolayısıyla kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına başlanamayacaktır. Ayrıca, TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi halinde hakkında kamu davası açılacaktır. Dosya Kapsamından şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğine dair bilgi ve belgeye de rastlanmamıştır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Karar: 2016/4447).

Sanık hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, sanığın mahkemeye tebligat adresi olarak bildirmiş olduğu ve gerekçeli kararın da tebliğ edildiği adres yerine, sanığın eski adresine çağrı yazısı tebliğ edildiği, bu haliyle usulsüz olan tebligata dayanılarak infaz dosyasının kapatıldığı anlaşılmakla, sanığın, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini ihlal ettiğinden söz edilemeyeceğinden, söz konusu tedbirin infazı için dosyanın yetkili denetimli serbestlik şube müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerektiği halde, tedbirin gereklerine aykırı davrandığı gerekçe gösterilerek, yazılı şekilde sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar No:2017/544).

“Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin 26/02/2013 tarihli kararın, sanığın askerlik adresine 12/03/2013 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın, 30/04/2013 tarihli çağrı yazısının merniste kayıtlı yerleşim yeri adresine tebliğ edildiği 13/05/2013 tarihinde terhis olup olmadığı araştırılmadan sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar No:2017/203).

Uyuşturucu Madde Bulundurma/Nakletme ve Sabıka Kaydı

Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince, 24.12.2012 tarihinde saat 16.50 sıralarında Fatih Mahallesi, Kubilay Caddesi üzerinde önleme araması kararına istinaden gerçekleştirilen denetimler esnasında, sürücülüğünü tanık Nasır’ın yaptığı, ön yolcu koltuğunda sanığın, sağ arka koltuğunda ise şüpheli …’ın oturduğu 34 T.. .. plakalı ticari taksinin durdurulduğu, yapılan kimlik kontrolleri ve GBT sorgulamaları neticesinde haklarında herhangi bir yakalama kararı bulunmadığı anlaşılan adı geçenlere, üzerlerinde suç unsuru bulunup bulunmadığı sorulduğunda, sanığın elindeki mavi renkli poşeti görevlilere teslim ettiği, görevlilerce poşetin içi kontrol edildiğinde alüminyum folyoya sarılı hâlde toplam yirmi beş (25) paket suç konusu esrarın ele geçirildiği olayda;

Suç konusu uyuşturucu maddelerin satışa hazır hâlde ayrı ayrı paketlenmiş bir biçimde ele geçirilmiş olması, bu şekilde hazırlanmış olan uyuşturucu maddenin paket sayısının yirmi beş (25) adet olması, dosyada yer alan sanığa ait adli sicil kaydındaki bilgilere ve Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılan incelemeye göre; uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kaydı bulunan sanığın, geçmişte de uyuşmazlık konusu somut olayda olduğu gibi içinde otuz beş (35) paket esrar bulunan poşet ile yakalandığının ve söz konusu bu olaya ilişkin uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün Yargıtay Özel Dairesince düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiğinin anlaşılması karşısında; sanığın suç konusu yirmi beş paket hâlindeki uyuşturucu maddeleri kullanmak amacıyla satın aldığına ilişkin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu gizlemeye ve bu suçun cezasından kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilemeyeceği, bu kapsamda TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen suçun kanuni tanımında yer alan seçimlik hareketlerden “bulunduran” ve “nakleden” fiillerini gerçekleştiren sanığın sabit olan eylemenin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir (CGK- K.2021/14)

İstihbari Çalışma veya İhbar Neticesinde Elde Edilen Uyuşturucu Madde ve Kişisel Kullanım Sınırı

Dosya kapsamına göre; görevlilerce yapılan istihbari çalışmalarda, sanığın bahçesinde dişi hint keneviri ektiği, kısa bir süre önce topladığı ve satma gayreti içerisinde olduğu yönünde edinilen bilgi üzerine başlatılan soruşturma sırasında, sanığın evinde yapılan aramada kurumaya bırakılmış 2.164 gr (1.500 gr toz esrar elde edilebilir) dişi hint keneviri bitkisi ele geçirilmiş olup, sanık tarafından bu maddeyi kullanmak amacıyla bulundurduğu belirtilmiş ise de, ele geçen madde miktarının bir yıllık kişisel kullanım ihtiyacının çok üzerinde olması karşısında, sanığın bu maddeyi satmak amacıyla bulundurduğunun kabul edilmesi gerektiğinden, satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan cezalandırılması yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi- Karar: 2007/573).

Kişisel ihtiyaç sınırını aşmayacak miktardaki suç konusu uyuşturucu maddeyi tüm aşamalarda kullanmak için bulundurduğunu söyleyen sanığın savunmasının aksine, satmak için bulundurduğuna ilişkin, muhbirin yaptığı soyut ihbar dışında, kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin kanıt bulunmadığı gözetilmeden, 5237 sayılı TCK. nun 191/1. maddesi yerine, 188/3. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10 Ceza Dairesi – Karar: 2007/6552).

Eroin Maddesinin Kişisel Kullanım Sınırı ve Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçu

Suç konusu net 5 gram eroini Malatya’dan temin ederek yönetimindeki otomobille Ankara iline gelen sanığın, parkta oturduğu sırada yanına gelen diğer sanık Mehmet’e sigara paketi içerisindeki eroini gösterip cebine koyması üzerine görevliler tarafından yakalanması şeklinde gelişen olayda; sanığın Ankara’ya şehrine hasta ziyareti için geldiğini söylemesi; günlük kullanılacak eroin miktarının yaklaşık 60 miligram ve suç konusu eroinin yaklaşık 83 günlük ihtiyacı karşılayacak miktarda bulunması; somut olayda belirlenen zaman dilimine göre bu eroinin kişisel ihtiyaç miktarının çok üzerinde olması karşısında; sanığın eyleminin “satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmelidir (Yargıtay 10. CD – Karar: 2014/198).

Eroin Maddesi Kullanım Sınırı

Kıbrıs’a uyuşturucu madde getireceğine ilişkin alınan istihbari bilgi üzerine takip edilen sanığın otelden çıktıktan sonra kolluk görevlilerince yakalandığı ve kaldığı otelde yapılan aramada yıllık 20 gram olan kullanım sınırının çok üzerinde net 296.1 gram eroinin ele geçirildiği anlaşıldığından; olay tutanağı içeriği, sanığın aşamalardaki savunmaları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler dikkate alındığında, eylemi uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – 2017/2719).

İki Farklı Mahalden Elde Edilen Uyuşturucu Maddenin Kişisel Kullanım Miktarı İçinde Kalması

Antalya Kriminal Polis Laboratuvarı Ekspertiz Raporuna göre; sanığın ikametinden elde edilen, net ağırlığı 530 gram gelen yeşil renkli bitki parçalarının, uyuşturucu niteliğe sahip esrarın aktif maddelerinden THC (Tetrahidrocannabinol) ihtiva eden kenevir bitkisi parçaları olduğu ve bu parçalardan net 212 gram toz esrar elde edilebileceği, sanığa ait seralardan toplanan, net ağırlığı 97 gram gelen yaş halde, köklü, yeşil renkli bitkilerin, uyuşturucu niteliğe sahip esrarın aktif maddelerinden THC (Tetrahidrocannabinol) ihtiva eden kenevir bitkisi oldukları ve bu bitkilerden net 14.55 gram toz esrar elde edilebileceğinin hesaplandığı, anlaşılmaktadır. Suç tarihinde yapılan istihbari çalışma sonucunda, usulüne uygun olarak gerçekleştirilen aramalarda sanığın ev ve seralarında uyuşturucu madde ele geçirilmiş ise de, tanık H.E.’nin sonradan değişen kolluktaki beyanı ve istihbari bilgi dışında, sanığın uyuşturucu maddeyi sattığı yönünde başka herhangi bir kanıtın bulunmaması, el konulan uyuşturucu madde miktarının kişisel kullanım sınırları içinde olması, uyuşturucunun evde rahatlıkla bulunabilecek bir yerde ele geçmesi, sanığın tüm aşamalarda istikrarlı olarak uyuşturucu maddeyi satmak için değil, kullanmak için bulundurduğunu savunması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanığın uyuşturucu madde ticareti suçunu değil; uyuşturucu madde kullanmak için bulundurma suçunu işlediği kabul edilmelidir (Yargıtay CGK – Karar:2012/1769).

Bonzai ve Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçu

Şüphe üzerine durdurulup üzerinde suç unsuru olup olmadığının sorulması üzerine, cebinden çıkardığı MDMA içeren 61 adet tablet ile THJ-2201 içeren 4 gramdan ibaret maddeleri, kolluk görevlilerine teslim eden sanığın, bonzai isimli maddeleri yakalanmasından bir saat kadar önce tanımadığı kişiden kullanmak için aldığına ve ikamet ettiği Balıkesir’e gitmek üzere otogara doğru giderken yakalandığına ilişkin savunmasının aksine, kullanma sınırları içindeki bu maddeleri satacağına veya başkasına vereceğine ilişkin kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sanığın eyleminin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, “uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. CD – Karar No:2015/32606).

Esrar Elde Etmek ve Kullanmak İçin Hint Keneviri Bulundurma

Sanığın ikametinde yapılan aramada saksıda ekili bulunan 4 kök halinde daralı ağırlığı 6 gram olan hint kenevirini münhasıran kendi kullanımı için esrar elde etmek için ektiği savunmasının aksine, bu maddeyi satacağına veya başkasına vereceğine dair kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sanığın eyleminin “münhasıran kendi kullanımı için esrar elde etmek” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, “ticaret amacıyla kenevir ekme” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması (Yargıtay 10 Ceza Dairesi – Karar: 2016/581).

Kullanmak İçin Uyuşturucu Bulundurma ve Uyuşturucu Madde Satma Suçu

Sanık hakkında 27.03.2013 tarihinde bulunduğu evde yapılan aramada ele geçirilen 34 adet hap ve 25 gram esrar maddesi sebebiyle uyuşturucu madde ticareti yaptığından bahisle dava açılmış olup, Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesi’nin 16.05.2013 tarihli raporuna göre hapların kafein içerdiğinin belirtilmesi karşısında uyuşturucu ve uyarıcı madde olarak kabul edilemeyeceği, kişisel kullanım miktarındaki 25 gram esrarın ise sanığın savunmasının aksine kullanma amacı dışında satma veya başkalarına verme gibi bir maksatla bulundurduğuna dair delil bulunmadığı, bu haliyle sanığın eylemi TCK’nın 191. maddesinde düzenlenen kullanmak maksadıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturmakta ise de; 27.03.2013 tarihinde sanığın birlikte yargılandığı diğer sanıklardan D. G., K. Z. ve G. Z. ‘in ikametlerinde toplam 142 adet kullanıma hazır defter kağıdına sarılı vaziyette ele geçirilen esrarlardan birinin üzerindeki parmak izi ile sanığın sol el baş parmak izinin aynı olduğu 01.07.2013 tarih ve 2013/795 Sayılı ekspertiz raporuna göre belirlendiğinin anlaşılması karşısında, bu uyuşturucu maddeler yönünden Cumhuriyet Başsavcılığına gereğinin takdir ve ifası için suç duyurusunda bulunulup sanık hakkında dava açılması halinde bu dosya ile birleştirilip tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinden hükmün bozulması gerekir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Karar: 2016/97).

Uyuşturucu Kullanma veya Bulundurma Suçunda Denetimli Serbestlik İhlali ve Duruşma

5237 sayılı TCK, denetimli serbestlik tedbirlerinin gereklerine uymayan sanık hakkında davaya devam edilerek hüküm verileceği öngördüğünden; duruşma açılarak “Denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, bir mazereti varsa gelip bildirilmesi, gelmediği ve bir mazeret bildirmediği takdirde denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek hakkında cezaya hükmolunacağı” uyarısıyla birlikte duruşma tarihi ve saatinin sanığa tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 195 inci maddesi uyarınca sanığa gelmese dahi yokluğunda duruşma yapılabileceğine dair açıklamalı davetiye gönderilmeden; duruşma açılmaksızın hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar No:2017/233

Denetimli Serbestlik İhlalinde Israr Şartınun Gerçekleşme Prosedürü

TCK’nın 191. maddesininTCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendinde, “Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi … hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen şüpheliye tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için uyarılı tebligat yapıldığı, şüphelinin de bu ilk tebligata uyarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat ettiği,

Bu şekilde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat eden şüpheliye, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Denetim planı” başlıklı 35. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “Haklarında; a ) Tedavi ve denetimli serbestlik, … kararı verilenler için denetim planı hazırlanmaz. Bu yükümlülere yükümlülükleri ile uyması gereken kuralları ve dikkat etmesi gereken hususları içeren bilgilendirme formu tebliğ edilir. Bu form denetim planı yerine geçer.” şeklindeki düzenleme gereğince Yönetmeliğin 42. maddesinde düzenlenen “Yükümlülerin uyması gereken kurallar”ın yazılı olarak imzası karşılığında tebliğ edildiği ve bu kapsamda öncelikle hakkında tedavi tedbirinin uygulanacağının ve sevk edildiği hastanenin tedavi programına uyması gerektiğinin bildirildiği, ayrıca yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde hakkında kamu davası açılacağının da ihtar edildiği, dolayısı ile birinci uyarının doğrudan ilgili müdürlükçe yapılmış olduğu,

Ancak bu ihtar ve uyarıya rağmen şüphelinin 14.10.2015 tarihinde laboratuvara numune vermeyerek yükümlülüklerini birinci kez ihlal etmesi üzerine, yine yazılı olarak uyarıldığı, buna dair davetnamenin 03.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, bunun da ikinci uyarı olarak kabul edilmesi gerektiği, yapılan bu uyarıya rağmen 10 gün içinde kuruma başvurmamak suretiyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerini yerine getirmeyerek, ikinci kez yükümlülüklerini ihlal ettiği,

Anlaşılmıştır.

Bu hali ile 2 kez uyarılmasına rağmen 2 defa yükümlülüklerini ihlal ettiği görüldüğünden, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulu” gerçekleşmiştir. Bu sebeple mahkemece yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken, “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2017/4456).

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi ve Denetimli Serbestlik

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin yapılan uyarıya rağmen yasal süre içerisinde müracaat etmediği gerekçesiyle hakkındaki dosyanın kapatılmasına ilişkin Aksaray Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün kararına karşı şüphelinin yaptığı itirazın süresinde yapılmadığından bahisle usulden reddine dair Aksaray İnfaz Hakimliğinin kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 18/1. maddesinde yer alan, “Müdürlükler ile koruma kurullarının idari nitelikteki eylem ve işlemlerine karşı infaz hakimliğine şikayette bulunulabilir.”, 05/03/2013 tarihli ve 28578 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 48. maddesinde yer alan, “1) Yükümlüler ile kanuni temsilcileri, infaz hizmetlerinin yürütülmesi sırasında müdürlükçe hazırlanan denetim planları ve raporları ile müdürlükçe yapılan uyarılar gibi işlem ve eylemlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle müdürlüğe itirazda ya da infaz hâkimliğine şikâyette bulunabilirler.” ile aynı Yönetmeliğin 72/8. maddesindeki “Sanık veya hükümlünün beş iş günü içerisinde ilgili kuruma tedavi için müracaat etmediğinin veya belirlenen tedavi programına uymadığının bildirilmesi ya da rehberlik çalışmalarına katılmaması halinde sanık veya hükümlü bu Yönetmeliğin 44. maddesine göre uyarılır. Uyarılara ilişkin tebligatta ihlal durumunun tekrarı halinde bunun yükümlülüğün ihlali sayılacağı ve dosyanın kapatılarak mahkemesine gönderileceği sanık veya hükümlüye bildirilir.” şeklindeki düzenlemelere nazaran, denetimli serbestlik müdürlüğünce ihlâl nedeniyle şüphelinin dosyasının kapatılarak mahkemesine iade işleminin idari nitelikte bir işlem olmadığı, dolayısıyla İnfaz Hakimliğinin karar verme yetkisi bulunmadığı, infaz kaydının kapatılması işlemi aleyhine de şüpheli tarafından itiraz edilebileceği, zira şüphelinin yasal mazereti bulunup bulunmadığının mahkemece denetlenmesi gerektiği, ancak görevli mahkemenin soruşturma aşamasında genel görevli olan sulh ceza hâkimliği olduğu gözetilmeksizin, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması istemi yerinde görülmüş, Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar : 2017/2076).

Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi Halinde Denetimli Serbestlik İhlali Şartları

TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, “Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi … hâlinde, hakkında kamu davası açılır. “ hükmüne yer verilmiştir.

CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” hükmü öngörülmüştür.

Somut olayda sanık, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile tabi tutulduğu tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için gönderilen meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurmaması üzerine kamu davası açılmış ise de, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde kendisine yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakla ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, buna rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde de sanık hakkında kamu davasının açılması gerekir. Ancak somut olayda “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediği, dolayısı ile kamu davası açılma koşulları oluşmadığı halde kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.

Bu nedenle, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediği anlaşıldığından, Mahkeme tarafından CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılama konusu olan 18.06.2014 tarihli suç daha önce verilmiş her hangi bir tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazı sırasında işlenmiş olmadığı halde, sanığın bu suçu adli sicil kaydında yer alan başka bir uyuşturucu madde kullanma suçu sebebiyle genel hükümlere göre CMK’nın 231. maddesine göre her hangi bir yükümlülük yüklenmeden verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5 yıllık denetim süresi içinde işlediği gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan, sanık lehine olarak verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek, kanun yararına bozma talebi bu yönü ile kabul edilmiştir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2017/4702).

Soyut Tanık Beyanı ve Uyuşturucu Madde Kullanma

Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;

Suç tarihinde ele geçirilen net 19,6 gram esrarı kullanma amacı dışında satmak veya başkasına vermek amacıyla bulundurduğuna ilişkin, tanık Yaşar’ın ve beyanından sonradan dönen tanık Murat’ın soyut beyanları dışında kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil elde edilemediği anlaşılmakla; sanığın eyleminin TCK. 191.maddesinde belirtilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu ve bu yönden hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verildiği gözetilmeden, sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar : 2019/5111).

Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün Çağrısına Uymama

TCK. 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, “kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi halinde, hakkında kamu davası açılır” hükmü gereğince sanığa Bakırköy Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından çağrı davetnamesi ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu; ancak sanığın yasal sürede müracaat etmemesi üzerine, sanığa tekrar yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtarat gönderilmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın ilk ihtarata uymamasının, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi, kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA, karar verilmiştir (Yargıtay 20.Ceza Dairesi – Karar : 2019/5133).

Kullanma Sınırında Uyuşturucu Bulundurma ve Deliller

Ele geçen ve kullanım sınırları içerisinde kalan net 190 gram esrar maddesinin, sanık savunmaları ile iletişimin tespiti tutanakları dikkate alındığında; savunmalarının aksine kullanma dışında satmak veya başkasına vermek amacıyla bulundurduğuna ilişkin kuşku sınırlarını aşan kesin delil elde edilemediği ve sanıkların eyleminin TCK’nın 191. maddesinde belirtilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar No:2019/5996).

Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün Usulsüz Tebligatı

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; somut olayda denetimli serbestlik müdürlüğünce çıkarılan çağrı yazılarının öncelikle bilinen en son adrese, mernis adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, sanığın mernis adresine doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatların geçerli sayılamayacağı, mahkemenin tebligatların usulüne uygun olmadığına yönelik değerlendirmesinin bu nedenle yerinde olduğu, ancak; hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş olan sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile düşme kararı verilemeyeceği, aksi halde uyuşturucu madde kullanmak suçundan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davası hakkında durma kararı verilerek, denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, kamu davasının düşmesine ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilmiş 20/06/2017 tarihli, 2017/65713 soruşturma, 2017/2805 sayılı kararın infazı yönünde gereğinin yapılmasına karar verilerek dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen düşme kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulmasına karar verilerek hükmün karıştırılması kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar : 2020/3626).

Sadece Sanığın İkrarı ile Uyuşturucu Kullanma Suçundan Ceza Verilemez

Şüpheli … hakkında “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca 08/12/2015 tarihli ve 2015/36267 soruşturma, 2015/625 sayılı “kamu davasının açılmasının ertelenmesine, şüpheli hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” karar verildiği, kararın infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2017 tarihli ve 2016/318 esas, 2017/284 sayılı kararı ile, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.

Olay tutanağı ve dosya kapsamına göre üzerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, suç tarihi ve öncesinde uyuşturucu madde kullandığı teknik yöntemlerle saptanmayan sanığın kendi ikrarıyla kullandığını beyan ettiği maddelerin ele geçmemesi nedeniyle, niteliklerinin belirlenmesi mümkün olmadığından; suçun maddi delilinin elde edilememiş olması karşısında, atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmayan sanığın beraati yerine tebligatın usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/1. maddesinde hüküm çeşitleri arasında da sayılmayan “hüküm kurulmasına yer olmadığına” karar verilmesi kanuna aykırı olup, bu husus Mahkemenin takdiri ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmesi durumunu aşan mutlak hukuka aykırılık niteliğinde olduğundan, kanun yararına bozma talebi değişik gerekçe ile yerinde görülmüştür (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2020/6028).

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunu İkrar Etme

02/03/2014 tarihli Yakalama ve Muhafaza Altına Alma Tutanağına göre durumundan şüphelenilen sanığın yapılan üst aramasında tornavida ve el feneri görülmesi üzerine sanığın alınan savunmasında hırsızlık suçunu işlediğini ve uyuşturucu madde karşılığında sattığını ifade etmesi üzerine olay yerinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilmeyen sanık hakkında aldırılan idrar tahlilinde uyuşturucu madde kullandığı anlaşılan somut olayda, hırsızlık suçunun soruşturması sırasında resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce uyuşturucu madde kullandığını belirterek ikrarı ile kendi suçunu ortaya çıkaran sanık hakkında TCK’nın 192/2 maddesi uyarınca cezaya hükmolunamayacağının gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 10.Ceza Dairesi – Karar : 2021/10530).